1948 yılında Orta Aradolu Kürt yerleşim bölgelerinden biri olan Binboğa Dağları eteklerindeki, Kayseri- Sarız’a bağlı Dallıkavak köyünde doğdum.
Türkçe ile ilk kez ilkokula başlarken tanıştım. Ortaokul ve Lise eğitimimi Kayseri’de tamamladıktan sonra, 1970’te Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Türkoloji Bölümünü bitirdim.
İlk çalışmalarım Türkoloji alanında oldu. 1971 yılından başlayarak çeşitli gazete ve dergilerde, yeni ve çağdaş Türk edebiyatına ilişkin yazılarım yayımlandı. İlk kitabım Tevfit Fikret ve Devrim, 1973’te yayımlandı. Daha sonra köy edebiyatı üzerinde yoğunlaştım ve bu konuya ilişkin Köy Enstitülü Yazarlar- Ozanlar adlı inceleme- antoloji çalışmam 1978 yılında, dönemin öğretmen örgütü TÖB-DER tarafından yayımlandı.
Terörle Mücadele Kanunu’nun 8. maddesi kaldırılmadan yayımladığım Kürdoloji eserleri arasında, dava konusu olmayan tek eserim, 2002 yılında yayınlanan Gravürlerle Kürtler (Bi Gravuran Kurd) oldu.
Yargılanmayla Geçen Yazarlık Serüvenim
Türkiye’de yazı çalışmalarım dolayısıyla karşılaştığım ilk ceza davası 1980 yılına dayanıyor. Aralık 1979 / Ocak/1980 aylarında Demokrat gazetesinde yayımlanan bir yazı dizisi dolayısıyla hakkımda üç ayrı dava açılmış; bunlardan ikisinden beraat etmiş, Dersim katliamı üstüne yayımladığım bir Kürtçe ağıt dolayısıyla 3 ay hapis cezası almıştım ve bu ceza paraya çevrilmişti.
1988/1989 yıllarında çıkardığım Özgür Gelecek dergisinden dolayı, gerek yazar, gerekse derginin sahibi ve yayın yönetmeni olarak hakkımda 30 dava açıldı. Bunlardan on kadarı doğrudan benim yazılarımdan açılmış, diğerlerindense Derginin sahibi ve yayın yönetmeni olarak sorumlu tutuluyordum. Dergiyi çıkarırken, defalarca gözaltına alındım ve 2 defa tutuklandım. Tutukluluğum sırasında bir toplu dayak ve işkenceden dolayı neredeyse hayatımı kaybediyordum. Helsinki Wach’ın, gördüğümüz işkenceye ilişkin Raporu, uluslararası kamuoyunda ve Türkiye’de büyük yankı yaratmıştı. 1990 yılında, Almanya’da ve Hollanda’da düzenlenen „Kürt Basınına Özgürlük Geceleri“ ne katılmak üzere Almanya’da bulunduğum sırada, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce bana 6 yıl 3 ay ağır hapis cezası verildiğini öğrendim. Buna rağmen, yeniden Türkiye’ye döndüm ve Yargıtay’da yaptığım savunmalardan sonra, dava bozularak yeniden DGM’ye gönderildi. 1991 Yılında Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesinin değiştirilmesinden sonra bu konudaki davalar düştü. Ancak bu defa da, Terörle Mücadele Kanunu çıkarılarak, bu Kanunun 8. maddesine göre yargılanmaya başlandık. 1991 Yılından itibaren Kürdoloji alanında kitap yayınına başladım. 1994 Yılında yurtdışına çıkmak zorunda kalıncaya kadar , Kürdoloji alanında 20’ye yakın kitap yayımladım. Bunlardan bana ait olan 6 kitap hakkında bu defa TMK’nun 8. maddesine dayanılarak davalar açıldı. Bu davalar, 1991,1992, 1993 yılları boyunca devam etti. 1993’te, PKK’nin tek yanlı ateşkes ilan etmesi üzerine ülkede siyasi havanın yumuşaması üzerine, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi hakkımdaki davaların tümünden beraat kararı verdi. Ancak, birkaç ay sonra ateşkesin bozulmasıyla, siyasi hava yeniden gerildi. Gerek Milli Güvenlik Kurulu’nun, gerekse Genelkurmay Başkanlığı’nın Mahkemelere gönderdiği, benim durumumda olanların cezalandırılmasına ilişkin gizli bir direktifle, beraat ettiğim davaların tümü Yargıtay’ca aleyhime bozuldu ve DGM de bu karara uyarak, yargılandığım 6 kitabın tamamından bana 10 yıl, 6 ay hapis cezası verdi. Cezaların kesinleşmesi üzerine Eylül-1994’te Almanya’ya çıkmak zorunda kaldım. Yaklaşık 10 ay boyunca, Türkiye’de yasal bir değişiklik olur, geri dönerim düşüncesiyle iltica etmedim. Ancak, buradaki yaşam koşullarım giderek zorlaşınca ve Türkiye’de de düşünce özgürlüğüne ilişkin bir değişiklik olmayınca, Mayıs-1995’te iltica etmek zorunda kaldım. 1995 Yılı başlarında, verilen cezalar dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açtım ve bu dava 2002 yılında Türkiye’nin tazminata mahkum olmasıyla sona erdi. Almanya’da, Türkiye’den tamamen farklı bir özgürlük ortamında buldum kendimi ve kendi alanımda sürekli yazmaya ve üretmeye başladım. Artık, Polis ve Mahkeme sorgu ve yargılamalarına birebir muhatap değildim. Böylesi bir ortamda , 1995- 2005 yılları arasında ona yakın kitap hazırladım ve yayımladım. Ancak, bu çalışmaların büyük bir bölümü hakkında da Türkiye’de yeni davalar açıldı. 1996’da yayımladığım Öyküleriyle Halk Anlatı Türküleri, 1997’de yayımladığım Alevilik ve Kürtler, 1999’da yayımladığım Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm, toplatılan ve haklarında yeni dava açılan eserler oldu. Eylül-1999’da, 12 yıla kadar olan basın-yayın cezalarının 3 yıl süreyle şartlı ertelenmesine ilişkin 28.8.1999 tarih ve 4454 sayılı bir yasa çıktı. Bu yasa dolayısıyla benim 10.5 yıllık hapis cezam ile sonradan üç eserim hakkında açılan davalar da ertelenmişti. Ancak, üç yıl içinde aynı „suç“u işlememek gerekiyordu. Aynı „suç“ (!) işlendiği takdirde, bu cezaların tümü çekilecekti… 2000 yılının başlarında, bu cezalarım şartlı ertelenmişti . Eylül-1999’da başlayıp Eylül-2002’ye kadar devam eden bu üç yıllık şartlı erteleme süresince, çalışmalarıma devam ettim, ancak herhangi bir yayın yapmadım. Üç yılın bitiminde, daha önce hazırlıklarını yaptığım üç eseri birden yayımladım. Bunlardan, Kürt Müziği, Dansları ve Şarkıları ile Kürt Kadını kitapları hakkında yeniden toplatma kararları verildi ve davalar açıldı. Özellikle, Türkiye’nin AB yolunda ilerlediği bir aşamada açılan bu davalar, basında büyük yankı yarattı. Mehmet Ali Birand gibi gazeteciler, „bu işte bir terslik var“ diyerek, tepki gösteriyorlardı. Açılan davalar dolayısıyla, gerek Savcılık’ta, gerekse Mahkeme’de ifade vermesem, hakkımda yeniden gıyabi tutuklama kararları çıkarılacaktı. Bu nedenle, gerek Savcılık sorgusunda bulunmak, gerekse Mahkeme’de duruşmada bulunmak üzere birçok kez Türkiye’nin yolunu tutmak zorunda kaldım. 2003 yılında çıkarılan AB’ye uyum yasaları çerçevesinde, bu davalar da düştü. Gazeteci Evin Göktaş, „DGM (uyum)a uydu, (Kürt Kadını) beraat etti“ diyordu 2004 yılı içinde de, Ortaçağ’dan Modern Çağ’a Alevilik ve Kürdoloji Belgeleri-II adlarıyla iki yeni eser yayımladım. İlk kez, Kürdoloji alanında yayımladığım ve dava konusu olmayan eserler oldu bunlar.
Bilindiği üzere, Kürt sorunu ve Alevilik gibi, Ermeni sorunu da Türkiye de hâlâ tabu olan konulardan biri. Son çalışmam da, Alevi- Bektaşi Edebiyatında Ermeni Aşıkları konusunu bilince çıkaran bir inceleme- antolojidir.
Özge Yayınları’da çıkan bazı kitapları:
1. Halk Hareketleri ve Çağdaş Destanlar (araştırma)
2. Öyküleriyle Halk Anlatı Türküleri (inceleme- antoloji)
3. Pir Sultan Abdal (inceleme-araştırma)
4. Halk Gülmecesi (inceleme- örnekleme)
5. Kürt Halk Türküleri (Kılam û Stranên Kurdî)
6. Kürtler ve Ulusal- Demokratik Mücadeleleri
7. Kürdoloji Belgeleri I-II
8. Alevilik ve Kürtler
9. Kürt Kadını
10. Kürt Sorunu ve Demokratik Çözümü
11. Kürtlere vurulan Kelepçe – Şark Islahat Planı
12. Dêrsim – Koçgiri Katliamı
13. Alevi Katliamları
14. Tabular Yıkılırken
15. Ezidi-Kızılbaş Yaresan Kürtler